Nobel Edebiyat Ödül’ünü almış “Düşüş” bence gayet iyi çevrilmiş ve Albert Camus gene zihinleri ters köşe edip ablukaya alıyor. Ben bu ters -köşe durumlarını, ironiyi, eleştiriyi seviyorum. Hele ki söz konusu Camus ve kitapları ise .İnsanları çok iyi gözlemleyen Albert Camus bu eserinde de bolca gözlemlerine yer vermiştir. Çok fazla sorgulama yapar.
Camus’un diğer baş yapıtları ; “Yabancı”, “Veba”, “Başkaldıran İnsan” olduğunu düşünüyorum ben de. Bunlarından içinden okuduğum yok maalesef. İlk okuduğum kitabı “Tersi ve Yüzü” adlı deneme kitabı olmuştur.
Alıntılar;
*. . .
Uyarıldiğim gün bir açık görüşlülük geldi bana. Her türlü yarayı aynı anda aldım ve bir hamlede tüm gücümü yitirdim. O zaman bütün evren gülmeye başladı çevremde.
* Gerçekten de öyle çabalar ve kanilar var ki hic anlamam. Para için ölen ve bir “mevki” yitirdikleri icin umutsuzlanan ya da ailelerinin mutluluğu için büyük tavirlarla kendilerini feda eden o tuhaf yaratıklara şaşkın ve biraz kuşkulu bir gözle bakiyordum hep.
* Yaşam benim için gittikçe daha zorlaşıyordu; beden keyifsiz oldu mu, yürek de ölgünleşir. Bana öyle geliyordu ki, hiç ogrenmemis olduğum, ama yine de cok iyi bildiğim bir şeyi, yani yasamayi unutuyordum. Evet, saniyorum ki, her sey o zaman basladi.
* Duygularımızı yalniz ölümün uyandirdigina dikkat ettiniz mi? Bizden yeni ayrilmis dostlarimizi ne kadar severiz, , degil mi? Ağızları toprakla dolup hiç konusmaz olmus hocalarimiza ne kadar hayranizdir! Saygi o zaman cok dogal olarak gelir, belki de tüm yaşamları boyunca bizden bekledikleri o saygı. Ama biliyor musunuz niçin ölülere karsi hep daha dürüst ve daha cömertizdir? Nedeni basittir! Onlara karşı bir yükümlülüğümuz yoktur.
* Dogruluk duygusu, haklı olmanin verdigi doyum, kendini değerlendirmenin sevinci, bayım, bizi ayakta tutan ya da ilerleten güçlü zembereklerdir. Tersine, insanlari bundan yoksun ederseniz, onları ağzı köpüren köpeklere cevirirsiniz.
* Güvensizliği kabul etmeyen saf yürekli bir insan tanıdım. Barışçıydı, özgürlükçüydü, tüm insanlığı ve hayvanları aynı sevgiyle seviyordu. Seçkin bir ruh, evet, bu kesin. Avrupa’da, son din savaşları sırasında köye çekilmişti. Evinin eşiğine şöyle yazmıştı: “Nereden gelirseniz gelin, hoş geldiniz, buyurun içeri.”
Kitap ile kalın 🙂