Ahmet Hamdi Tanpınar’ın şiiri sembolist bir ifade üzerine kurulmuştur. Aynı anlatım tarzı romanlarına da zaman zaman sirayet eder. “Saatleri Ayarlama Ensitüsü” toplumumuzun bu değişme süreci içindeki durumunu, fertten yola çıkarak topluma varan bir teknikle anlatıyor.
Çok sevdiğim bölümlerden alıntı yapmak istiyorum ;
*Bazı insanların ömrü vakit kazanmakla geçer. . .Ben zamana, kendi zamanima çelme atmakla yaşıyordum.
* En iyisi düşünmemekti. Kacmakti. Kendi icime kaçmak. Fakat bir içim var mıydı? Hatta ben var mıydim? Ben dediğim sey, bir yığın ihtiyaç, azap ve korku idi.
*Şu hakikati kendi hayatım bana öğretti: İnsanoğlu insanoğlunun cehennemidir. Bizi öldürecek belki yüzlerce hastalık, yüzlerce vaziyet vardır. Fakat, başkasının yerini hicbiri alamaz.
* Hiçbir şeyin birbirini tutmadigi ve her şeyin en şaşırtıcı sekilde birbirine bağlı olduğu bir dünyada, bilmediğimiz bir yerde kopan bir fırtınanın getirdiği enkazdan yapılmış bir panayırda imisim gibi yaşamaya başladım. Bu fırtına nerede kopmuştu? Hangi tuhaf ve zitlarla dolu alemleri yağma etmiş, yahut nasıl karmakarışık bir armadayi didik didik böyle savusturmus ki bize kadar getirip önümüze yigdigi şeylerin hiçbirini asıl kendi çehrelerinde tanimamiza imkan yoktu. Her sey bir hokkabaz sapkasindan cikar gibi birbirinin peşinden, birbirine takili geliyordu. Bu yaşanırken cok rahat, sonradan üzerinde düşününce bir kabus gibi sıkıcı bir şeydi.