Ara Nağme


Aylak Adam yayınlarından çıkan “Ara Nağme”  öykü kitabını imzalı okumak benim için ayrı bir keyif verici durumdur. Kitabın henüz yarısında olmama rağmen ilk iki öyküsüne bayıldım. Deli Babam Ölmüş ve Evlat adlı öyküleri.  Öyküyü içime sindirerek böyle hani ağırdan okuma durumumu ele alırsam 🙂 – beni bilenler bilir edasıyla- ki tadı damağımda kalsın diyedir. Kitabın sayfa sayısı az olmasına rağmen Fuat Sevimay sanırım birçok öyküsünde bu hazzı bende sindirmiş birisidir. İlla ki her öyküleri, herkese hitap edecek diye bir kaide yok ama . Öykü dilini sevdim be abi =]

2014-03-20 07.23.28

 

Biraz altını çizdiğim satırlar;

Uzadı, büyüdü. Göğüsleri çıktı. Gözünüzü diktiniz. Kanadı, kadın oldu. Yalnızdı. Hissetmediniz. Kimi zaman, babası gibi sövdü saydı. Ondan korkun diye. Bacağını ellediğinizde bağırdı, anlamadınız dediklerini,kaçtı. Saklandı. Güldüğünüzde o da güldü. Çıplakken ağladı, utandı. Oysa şimdi, böyle çırılçıplak ortada işte. Artık utanamıyor bile. Ya siz ?

syf 17 -Evlat adlı öyküsünden 

* Yarın babamın cenazesini kaldıracağım. Deli babam ölmüş çünkü. Üç kere ölmüş, dört kere ölmüş. Elimde, babamdan geri kalan değersiz eşyalar. Değersiz mi? Eve gitmek gelmiyor içimden. Komiserin anlattığı, babamın deliren aklını dolaştırdığı yerlere gidiyor adımlarım. Belki Ziya Amca’ya da rastlarım bir yerlerde. Geçmişime yürüyorum. Benim bir babam varmış. Bir varmış, bir yokmuş.

Deli Babam Ölmüş adlı öyküsünden syf 12

* . . .
Aradı, bulamadı. Aradı, bulamadı. Kuşlar geçiyordu göğünüzden. Kuşlara baktı. Neye bakıyor bu kız, diye merak ettiniz. Kuşlara baktınız. Kuşlar uçtu gitti, o gitti. Neye bakıyorsa zahir dediniz. Gece aradı, gündüz aradı, bulamadı.

syf 16 – Evlat adlı öyküsünden 

*Buradan, şu agacin altindan bakinca bile , az òtemde yùrúyen, paçasina çamur bulanmis dalgin adamin, hayatinin bir dóneminde sonradan onu pisman edecek kararlar aldigi ve yasanmamis hatiralarina ózlem duydugunu górebiliyorum. Nereden mi biliyorum? Ben de o òzlemin pençesinde kivrandim cok zaman ve baska biri olabilecekken, aldigi ya da alamadigi kararlarin esiri olanlari nerede górsem tanirim. Hele de o kisiyle yolum, verilememis kararlarin esiginde, bir kavsakta kesişmişse.

Kavşak adli óykùsùnden

2014-03-20 07.23.08

* Buradan, şu agacin altindan bakinca bile , az ötemde yürüyen, paçasina çamur bulanmis dalgin adamin, hayatinin bir dóneminde sonradan onu pisman edecek kararlar aldigi ve yasanmamis hatiralarina ózlem duydugunu górebiliyorum. Nereden mi biliyorum? Ben de o òzlemin pençesinde kivrandim cok zaman ve baska biri olabilecekken, aldigi ya da alamadigi kararlarin esiri olanlari nerede górsem tanirim. Hele de o kisiyle yolum, verilememis kararlarin esiginde, bir kavsakta kesişmişse.

Kavşak adli óykùsùnden

Karar vermesi gerekiyor. Dúsúnúp, karar vermesi. Nasil dúsùnsùn. Kalbin pompaladigi kan gúnlerdir beynine gitmiyor. Beyni uyuşuk. Büzùştù. Ònce hastane odasinin dòkùlmùs tavanina, sonra gecenin laciverdine bakti. Bakmak istedigi icin degil. Òylesine. İnsan hayatta bir sey yapar ya. Bir sey. O da geceye bakti.

Şiş ve Fiş adli óykúsùnden

Bir aydır her gün, her Allah’ın günü bu ormana gelip, dağarcığımı katletmek istiyorum. Olmuyor. Hep aynı şeyi arıyorum. Kendimi. Kirli geçmiş bir adım arkamda, soluğunu ensemde hissediyorum. Damarlarımda hafızamdan süzülen zehir dolaşıyor. Gün batarken yine ona, oraya, şehre döneceğim. Mıh gibi hayatıma saplanmış, biliyorum.

syf 61 -Faroz adlı öyküsünden

* “Dur,” diyor Torakçı. “Elbet gidersin. Maden olduğu yerde seni bekliyor. Babanın ruhu da bekler orada. Ama diyeceklerim var sana.” Derin bir soluk Torakçı’nın boğazından hırıltıyla aşağı süzülüyor. ” Kaçmakla bir yere varılmaz. Şehirden kaçtın, işinden kaçtın, insanlardan kaçtın, acılarından kaçabilecek misin? Ya kendinden kaçabilir misin?

syf 57 – Torakçı adlı öyküsünden

Ne cevap vereceğimi bilsem bile ağzımdan bir çift söz çıkardı mıydı bilmiyorum. Yüreğime atılan tokadın sızısı yüzüme yansıyor. Çenem titriyor. Ayağımın altındaki ıslak toprağı eşeliyorum. Bir köpek gibi. Hayatın durduğu bu köy meydanında nefes alamıyorum. Oysa tek istediğim basit bir yol tarifiydi. Kanım damarlarımda daha asi akıyor. Yanıyorum ve bu dayanılmaz.

syf 58 -Torakçı adlı öyküsünden

Öykü ile kalın 🙂